
Mobilyanın Tarihsel Yolculuğu - Orta Çağ
Roma sanatının devamı Roman sanatı ile bunu takip eden dinsel etkilerin ağır bastığı ve çağa daha çok damgasını vuran Gotik sanatı oldu. Bunun yanında Bizans’ta, Arap ülkelerinde, Anadolu’da ve Uzakdoğu ülkelerinde de mobilya ile ilgili örnekler görüldü. Orta Çağ, Doğu Roma İmparatorluğu'nun yıkılışı ile son bulmasına rağmen, Gotik sanatı bir süre daha etkisini sürdürdü ve Rönesans ile yeni bir sanat anlayışına yerini bıraktı
Bizans’ta mobilya biçimleri oldukça basit olmakla beraber, doğu sanatının etkisinde kalması nedeni ile çok süslü bir görünümdeydi. Selçuklularda ağaç malzemeden yapılan eserler arasında titizce işlenmiş oyma ve kakmalı mihrap, minber, rahle, kapı ve pencereler görülür. Osmanlı döneminde daha çok alçak sedirlere oturuldu, yer sofralarında yemek yendi ve duvarların üst kısımlarına dizilmiş yarı kapalı raflar, ağaç malzemeden yapılmış gömme dolaplar kullanıldı. Edirnekarı gibi değişik karakterde mobilya yapımına başlandı.
Bu dönemde Avrupa’da Gotik stillerde sandalyeler genellikle süslü kesim tasarımlarına sahipti. Karmaşık tasarımlı sandalyeler genellikle zenginler tarafından akşam yemeklerinde kullanılırdı. Ağaç malzemenin birleştirme ve konstrüksiyon şekillerinin 15. yüzyıldan itibaren gelişmesi, hızarlarla ince tahtaların elde edilebilmesiyle, Gotik dönemi mobilyası daha hafif, zarif ve zengin duruma geldi. Bu dönemde en çok kullanılan ağaç türü meşe olduğundan, Gotik mobilya çağına Meşe Çağı da denmektedir.